Evet, sevgili arkadaşlar uzun bir aradan sonra yeni
bir film analizi ile karşınızdayız. Hem mezuniyet hem yüksek lisans başvuruları
derken yazma işini biraz aksattım farkındayım. Yazmayı çok seven ve bunu bir
terapi olarak gören ben tabi ki aradaki zamanı iyi değerlendirdim ve arşivime bir
sürü yeni film, dizi ekledim. Uzun zamandır beklediğim ve çokça merak ettiğim
filmi yeni izleyebildim ve hemencecik sizinle paylaşmak istedim. Film analiz köşemizin bu seferki konuğu eminim sizin
de hakkında birçok övgü duyduğunuz; “Sihirbazlar Çetesi - Now You See Me”. Bu
film muadillerine oranla oldukça başarılı görsel efektlere sahip. Tabi bu filmi
diğerlerinden ayıran özelliği sadece bu değil. Kurgusu, müzikleri, görselliği
yani kısaca her şeyi ile muhteşem bir yapım.
31 Mayıs 2013’te vizyona giren ve 1s 56dk süren
filmde kendinizi adeta onların arasında hissediyorsunuz. Onlar için
endişelenip, onlarla birlikte maceralara atlıyorsunuz. Fransa ve ABD ortam
yapımı olan film bana göre modern bir Robin Hood hikâyesine sahip. Zenginden
alıp ihtiyaç sahibine veren kahramanlarımız bunu elbette sihirle yapıyor.
Her yabancı filmin muzdarip olduğu film adı çevirme ritüelinden tabi ki bu film de nasibini almış. Now You See Me olan film Sihirbazlar Çetesi olarak çevrilmiştir. Bunlar daha iyi olanlar elbette bkz: Sweet November - Kasımda Aşk Başkadır, American History X - Geçmişin Gölgesinde, Eternal Sunshine of the Spotless Mind - Sil Baştan… Bunlar daha da çoğaltılabilir. Muhteşem filmlerin isimlerini garip hallere sokup çevirmekte ülke olarak üstümüze yok buna eminim. Neyse konuyu fazla uzatmadan filmimize geri dönecek olursak eğer; yönetmen koltuğunda Titanların Savaşı, The Incredible Hulk, Taşıyıcı 2 filmlerinde de hatırlayacağımız başarılı yönetmen Louis Leterrier oturuyor.
Her yabancı filmin muzdarip olduğu film adı çevirme ritüelinden tabi ki bu film de nasibini almış. Now You See Me olan film Sihirbazlar Çetesi olarak çevrilmiştir. Bunlar daha iyi olanlar elbette bkz: Sweet November - Kasımda Aşk Başkadır, American History X - Geçmişin Gölgesinde, Eternal Sunshine of the Spotless Mind - Sil Baştan… Bunlar daha da çoğaltılabilir. Muhteşem filmlerin isimlerini garip hallere sokup çevirmekte ülke olarak üstümüze yok buna eminim. Neyse konuyu fazla uzatmadan filmimize geri dönecek olursak eğer; yönetmen koltuğunda Titanların Savaşı, The Incredible Hulk, Taşıyıcı 2 filmlerinde de hatırlayacağımız başarılı yönetmen Louis Leterrier oturuyor.
Sihirden bahsetmişken hamurunda sihir kokan diğer
iki filmden de bahsetmemek ayıp olur. İkisi de birbirinden başarılı olan bu
filmler zamanında hepimizi sihirli dünyalara yolculuğa çıkardı. Christopher Nolan’ın
muhteşem yapıtı “The Prestige” ve Neil Burger’den durgun ama etkileyici “The
Illusionist” i kurgusal açıdan çok başarılı olmakla birlikte başarılı
oyunculuklara da sahipti.
Filmimizin konusu: Atlas isimli son derece
karizmatik ve etkileyici bir illüzyonistin liderliğini yaptığı, dünyanın en iyi
sihirbazlarından oluşan 'Four Horsemen' yani süvariler ekibinin başından geçenleri
konu alıyor. Ekip üstün sihir marifetlerini sadece sahne gösterileri için
değil, soygun yaptıkları bankaların sistemlerine erişmek ve izleyicilerini
soymak için kullanıyorlar. Bu adamlar izleyicileri önce başka bir kıtadaki bir
bankayı soyarak, daha sonra beyaz yakalı bir suçlunun bankadaki milyon
dolarlarını izleyicilerin banka hesaplarına aktararak şaşırtıyorlar. Bunun
üzerine onları durdurmaya kararlı olan özel FBI ajanı Dylan bu çetenin peşine düşüyor.
Bu başarılı filmimizin oyuncu kadrosu ise; Jesse
Eisenberg, Mark Ruffalo, Michael Caine ve Morgan Freeman gibi önemli isimlerden
oluşuyor. Filmde hiç sekteye uğramadan final bölümüne (prestij misali) kadar
devamlı kafanızda kurgulara sebep oluyor buna emin olabilirsiniz. Aynı zamanda sizi
çıkmazların içine sürükleyip hemen ardından o sürüncemeden çıkartan esprili bir
film. Kurt oyuncularla genç çırakların birleşimi de ayrı bir hava katmış kesinlikle
filme. Prestij ve Sihirbaz'ı da izlediğinizi varsayarak şunu söylemek isterim.
Yeni modern filmler arasında İnception'dan sonra şaşırarak, hayran kalarak ve
de bir o kadar merak ederek izleyeceğiniz bir yapıt olacak.
Filmin hemen başında ana karakterleri tanıma amaçlı
birazda alışık olunan güzel sahneler akıyor. Ancak burada önemli nokta gördüğünüz
veya göreceğiniz kapüşonlu eleman.. Filmin devamında bu o nokta üzerine kafa patlatıyorsunuz.
Bu elamanı inceliyor, araştırıyor, kafa patlatıyorsunuz. Ama en
sonunda “Yok artık canım kapüşonlu eleman bu muymuş” diyorsunuz.
Filmi izlerken beyniniz sürekli çalışıyor tek bir sahneyi bile kaçırmak istemiyorsunuz. Ve ardından arka planda kalan ve film içerisindeki senaryoyu kusursuz işleten kim diye her olaydan sonra aklınıza geliyor. Yapılan sihirbazlık gösterileri bazen hadi canım dedirtse de olayın akışında unutup gidiyorsunuz. Aksiyon, gerilim, polisiye… Her tür bulunuyor bu filmde. Filmimizin mottosu belli: “Ne kadar yakından bakarsan o kadar az görürsün”. Sadece izleyin ve filme kendinizi bırakın.
Filmi izlerken beyniniz sürekli çalışıyor tek bir sahneyi bile kaçırmak istemiyorsunuz. Ve ardından arka planda kalan ve film içerisindeki senaryoyu kusursuz işleten kim diye her olaydan sonra aklınıza geliyor. Yapılan sihirbazlık gösterileri bazen hadi canım dedirtse de olayın akışında unutup gidiyorsunuz. Aksiyon, gerilim, polisiye… Her tür bulunuyor bu filmde. Filmimizin mottosu belli: “Ne kadar yakından bakarsan o kadar az görürsün”. Sadece izleyin ve filme kendinizi bırakın.
0 yorum:
Yorum Gönder