O Medya Okuryazarlığı buraya gelecek arkadaş!

Bir önceki yazımda bahsettiğim “Medya Okuryazarlığı nedir?”,  “Amaçları, yararları nelerdir?” minvalinde araştırma sonrası Türk televizyonlarında yayınlanan programlara şöyle bir bakma isteği doğdu içime. Aslında her birimiz farkında olmasak bile evimizde birer medya okuryazarı olarak görev yapmaktayız. Annemize, babamıza veya çocuğumuza “Bak bu program sana göre değil.” Ya da “Bak bu programda aslında anlatılmak istenen bu lakin durum görünenden farklı”. İşte bu ve buna benzer daha birçok durumu anne ve babanızla yaşamasanız dahi mutlaka çocuğunuzla yaşadınız veyahut yaşayacaksınız. Aslına bakarsanız bilinçli bir toplum yaratmak için bu görevi yerine de getirmeliyiz. İletişim fakültesi mezunu bir iletişimci olarak Medya Okuryazarlığı dersinin okullarda zorunlu olmasının ve bu dersin iletişimciler tarafından verilmesi taraftarıyım. Eğer sizde mantıklı bir şekilde düşünürseniz bundan farklı düşünmeyecekseniz bundan eminim.

Bundan önceki yazımda zaten Medya Okuryazarlığı nedir? Ve “Medya Okuryazarlığın yararları nelerdir?” sorularına az da olsa tatmin edici cevaplar verdiğimi düşünüyorum. Bu nedenle işin teorik kısmına fazla girmeyeceğim. Benim asıl söylemek istediğim 60’lı yıllarda televizyon ile tanışan ve hayatının büyük bir parçasını yeni tanıştığı bu arkadaşa ayıran Türkiye’nin medyayı yorumlama konusunda önemli sorunları olduğu gözlemlenmektedir. Eleştirel bir gözle televizyonu izlemek yerine sadece ona verilmek istenene odaklanan seyirci çevresine bilinçli bir şekilde bakamamaktadır. Buna ufak bir örnek vermek gerekir ise; 2003 yılında yayın hayatına başlayan ve Osman Sınav tarafından yaratılan “Kurtlar Vadisi” dizisindeki “Çakır” isimli karakterin senaryo gereği öldürülmesinin ardından resmi gazetelerimizde sayfa sayfa ölüm ilanları verilip gıyabında cenaze namazları kılındı. Örnek verdiğimiz bu olay medyayı doğru yorumlayamayan ve onun sanki gerçek yaşamda karşılığı varmışçasına yaşayan halk için sorun haline gelmiştir.

Bu örnekler çoğaltılabilmekle beraber bu konuda yapılan çalışmaları da göz ardı etmemek gerekir. Yapılan çalışmalar önem teşkil etmekte lakin yeterli olmamaktadır. Bizde iletişimciler olarak sesimizi daha fazla yükseltmeli ve bu konuda çalışmalar yapmalıyız. Aslına bakarsanız bu yazıyı yazmak uzun zamandır aklımdaydı lakin tam olarak bu konuyu hangi çerçevede ele alacağıma karar veremiyordum. Medya Okuryazarlığı sorunu ortada durmaktaydı ama ben nereden başlayacağımı kestiremiyordum. Sonra ulusal yayın yapan bir kanalda yayınlanan yarışmaları görünce beynimde adeta bir ışık yandı. Yayın yapan bu ulusal kanalımızda yayınlanan yarışmalar illaki sizin de dikkatinizi çekmiştir. Bu kanal Star ve yayınlanan yarışmalar ise; Çocuk Oyuncağı ve Yap Bakalım. Bu yarışmalar bir iletişimci olarak beni çok rahatsız etti. Çocuk Oyuncağı adlı yarışmada çocukları üzerinden rant sağlayıp para kazanan ebeveynleri gördükçe medya okuryazarlığının ne derece önemli olduğunu bir kere daha anladım.(Tabii bu tamamen benim kişisel görüşümdür.)

Yap Bakalım yarışmasının ise apayrı bir yazıda incelenmesi gerektiğini düşünmekle birlikte biraz üzerine konuşmak istiyorum. Eğer siz de benim gibi yıllarca radyoda Zeki Kayahan Coşkun’un Matrax programını dinlediyseniz bu yarışma size çok yabancı gelmeyecek. Ama dikkatli bir izleyici iseniz bu programın Coşkun’un yaptığı programla aralarında fark olduğunu bir çırpıda anlayacaksınız. Nasıl mı? Şöyle ki; bu yarışma bana göre yarışmacılara görevlerini yaptırırken karşıdaki insanları aşağılama ve hakaret boyutunu aşabilecek şekilde hareket ettirmektedir. Yıllarca Matrax dinleyicisi ve iletişim diplomasına sahip olan ben yarışmanın ilk bölümünü izlediğimde hayrete düştüm. Yarışmaların çoğunun temelinde yatan “Muhtaçlık” duygusu tavan yapmakla birlikte insani duygular sekteye uğramış gibi geldi bana. Zaten bu konuyla ilgili sosyal medyada da oldukça tepki gösteren bir kesim mevcuttur.

Programla ilgili atılan twitlerden bazıları;

KaanKns: #YapBakalım kadar insanlık ayıbı bir program daha görmedim yarışmadan çok insanlari aşağılıyorlar ! @startv
Sezer Aytaç @szrytc1905: Star'da Yap Bakalım diye bir yarışma var yine rezillik.200 TL para için 3 külah dondurma yapıştırdilar abinin kafasına :(
Murathan YAZICIOĞLU: İnsanları para için maymun ettiniz ! İhtiyaç sahiplerini böyle kullanmaya hakkınız yok. "Yapbakalım" yayından kaldırılsın @startv
Gonca Sarıyıldız @goncasariyildiz: Yap bakalım diye bir yarışma uydurmuşlar, insanları istismar ederlerken bizim gülmemizi bekliyorlar. Buna gülerek ne ispatlayacağız?
Tuana Erişmiş @tuanahazann: Bu bildiğin emek hırsızlığıdır. 7 senedir #matrax da yapılan "Çatacak yer arıyorum" bölümü "Yap bakalım" yapmışlar. Gelde sinir olma !

İşin özü bu yarışmalara hem iletişimci kimliğimle hem de ortalama bir Türk izleyici olarak baktığımda sonuç değişmiyor. Medya Okuryazarlığı zorunlu ders olarak okutulmalı ve bu dersi lisans eğitimini iletişim fakültelerinde almış “İletişimci” sıfatlı uzmanların vermesi gerekmektedir. Son olarak yazdıklarım tamamen beni bağlamamakla birlikte klişeleşen lakin benim de çok sevdiğim şu cümle ile bitirmek istiyorum.


“Yazının hiçbir kişi kurum kuruluş ve de gerçekle alakası yoktur.”

0 yorum:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Wikipedia

Arama sonuçları

Translate

AddThis