![](http://2.bp.blogspot.com/-oY_7mzCiDNU/UfvsIziANrI/AAAAAAAAAX0/RG-mka_Hkho/s320/RTUK-Ba--kani--ndan-medya-okuryazarligi-dersi-hakkinda-aciklama-_1316499123.png)
Bundan önceki yazımda zaten Medya Okuryazarlığı
nedir? Ve “Medya Okuryazarlığın yararları nelerdir?” sorularına az da olsa
tatmin edici cevaplar verdiğimi düşünüyorum. Bu nedenle işin teorik kısmına
fazla girmeyeceğim. Benim asıl söylemek istediğim 60’lı yıllarda televizyon ile
tanışan ve hayatının büyük bir parçasını yeni tanıştığı bu arkadaşa ayıran
Türkiye’nin medyayı yorumlama konusunda önemli sorunları olduğu
gözlemlenmektedir. Eleştirel bir gözle televizyonu izlemek yerine sadece ona
verilmek istenene odaklanan seyirci çevresine bilinçli bir şekilde
bakamamaktadır. Buna ufak bir örnek vermek gerekir ise; 2003 yılında yayın
hayatına başlayan ve Osman Sınav tarafından yaratılan “Kurtlar Vadisi”
dizisindeki “Çakır” isimli karakterin senaryo gereği öldürülmesinin ardından
resmi gazetelerimizde sayfa sayfa ölüm ilanları verilip gıyabında cenaze
namazları kılındı. Örnek verdiğimiz bu olay medyayı doğru yorumlayamayan ve
onun sanki gerçek yaşamda karşılığı varmışçasına yaşayan halk için sorun haline
gelmiştir.
Bu örnekler çoğaltılabilmekle beraber bu konuda
yapılan çalışmaları da göz ardı etmemek gerekir. Yapılan çalışmalar önem teşkil
etmekte lakin yeterli olmamaktadır. Bizde iletişimciler olarak sesimizi daha
fazla yükseltmeli ve bu konuda çalışmalar yapmalıyız. Aslına bakarsanız bu
yazıyı yazmak uzun zamandır aklımdaydı lakin tam olarak bu konuyu hangi
çerçevede ele alacağıma karar veremiyordum. Medya Okuryazarlığı sorunu
ortada durmaktaydı ama ben nereden başlayacağımı kestiremiyordum. Sonra ulusal
yayın yapan bir kanalda yayınlanan yarışmaları görünce beynimde adeta bir ışık
yandı. Yayın yapan bu ulusal kanalımızda yayınlanan yarışmalar illaki sizin de
dikkatinizi çekmiştir. Bu kanal Star ve yayınlanan yarışmalar ise; Çocuk
Oyuncağı ve Yap Bakalım. Bu yarışmalar bir iletişimci olarak beni çok rahatsız
etti. Çocuk Oyuncağı adlı yarışmada çocukları üzerinden rant sağlayıp para
kazanan ebeveynleri gördükçe medya okuryazarlığının ne derece önemli olduğunu
bir kere daha anladım.(Tabii bu tamamen benim kişisel görüşümdür.)
Yap Bakalım yarışmasının ise apayrı bir yazıda
incelenmesi gerektiğini düşünmekle birlikte biraz üzerine konuşmak istiyorum.
Eğer siz de benim gibi yıllarca radyoda Zeki Kayahan Coşkun’un Matrax
programını dinlediyseniz bu yarışma size çok yabancı gelmeyecek. Ama dikkatli bir
izleyici iseniz bu programın Coşkun’un yaptığı programla aralarında fark
olduğunu bir çırpıda anlayacaksınız. Nasıl mı? Şöyle ki; bu yarışma bana göre
yarışmacılara görevlerini yaptırırken karşıdaki insanları aşağılama ve hakaret
boyutunu aşabilecek şekilde hareket ettirmektedir. Yıllarca Matrax dinleyicisi ve
iletişim diplomasına sahip olan ben yarışmanın ilk bölümünü izlediğimde hayrete
düştüm. Yarışmaların çoğunun temelinde yatan “Muhtaçlık” duygusu tavan yapmakla
birlikte insani duygular sekteye uğramış gibi geldi bana. Zaten bu konuyla
ilgili sosyal medyada da oldukça tepki gösteren bir kesim mevcuttur.
Programla
ilgili atılan twitlerden bazıları;
KaanKns: #YapBakalım kadar insanlık ayıbı bir
program daha görmedim yarışmadan çok insanlari aşağılıyorlar ! @startv
Sezer Aytaç @szrytc1905: Star'da Yap Bakalım diye
bir yarışma var yine rezillik.200 TL para için 3 külah dondurma yapıştırdilar
abinin kafasına :(
Murathan YAZICIOĞLU: İnsanları para için maymun
ettiniz ! İhtiyaç sahiplerini böyle kullanmaya hakkınız yok. "Yapbakalım"
yayından kaldırılsın @startv
Gonca Sarıyıldız @goncasariyildiz: Yap bakalım diye
bir yarışma uydurmuşlar, insanları istismar ederlerken bizim gülmemizi
bekliyorlar. Buna gülerek ne ispatlayacağız?
Tuana Erişmiş @tuanahazann: Bu bildiğin emek
hırsızlığıdır. 7 senedir #matrax da yapılan "Çatacak yer arıyorum"
bölümü "Yap bakalım" yapmışlar. Gelde sinir olma !
İşin özü bu yarışmalara hem iletişimci kimliğimle
hem de ortalama bir Türk izleyici olarak baktığımda sonuç değişmiyor. Medya
Okuryazarlığı zorunlu ders olarak okutulmalı ve bu dersi lisans eğitimini
iletişim fakültelerinde almış “İletişimci” sıfatlı uzmanların vermesi
gerekmektedir. Son olarak yazdıklarım tamamen beni bağlamamakla birlikte
klişeleşen lakin benim de çok sevdiğim şu cümle ile bitirmek istiyorum.
“Yazının hiçbir kişi kurum kuruluş ve de gerçekle alakası
yoktur.”
0 yorum:
Yorum Gönder