“Geleceğin sektör liderlerine bir kulak verin”

Son dönemlerin en dikkat çeken konularından biri kuşkusuz üniversiteler. Hangi üniversite daha iyi? Hangi üniversite iş garantili? Hangisi öğrencinin geleceğini daha iyi düşünüyor?  İşte bu soruları son zamanlarda çokça duymaktayız. Türkiye’deki üniversitelerin yakın komşu ülkelerdeki üniversitelere oranla oldukça başarılı bir grafiğe sahip olduğunu sanırım rahatlıkla söyleyebiliriz. İletişim fakültesi mezunu bir gazeteci adayı olarak Türkiye’deki iletişim fakültelerinin teorik ve dengesinin iyi kurgulandığı bir eğitim sistemi ihtiyacından bahsetmeliyim.

Sihirbazlar Çetesi: “Ne kadar yakından bakarsan o kadar az görürsün”

Evet, sevgili arkadaşlar uzun bir aradan sonra yeni bir film analizi ile karşınızdayız. Hem mezuniyet hem yüksek lisans başvuruları derken yazma işini biraz aksattım farkındayım. Yazmayı çok seven ve bunu bir terapi olarak gören ben tabi ki aradaki zamanı iyi değerlendirdim ve arşivime bir sürü yeni film, dizi ekledim. Uzun zamandır beklediğim ve çokça merak ettiğim filmi yeni izleyebildim ve hemencecik sizinle paylaşmak istedim. Film analiz köşemizin bu seferki konuğu eminim sizin de hakkında birçok övgü duyduğunuz; “Sihirbazlar Çetesi - Now You See Me”. Bu film muadillerine oranla oldukça başarılı görsel efektlere sahip. Tabi bu filmi diğerlerinden ayıran özelliği sadece bu değil. Kurgusu, müzikleri, görselliği yani kısaca her şeyi ile muhteşem bir yapım. 

Fotoğraf makinesi ve akıllı telefon melezi: Samsung Galaxy S4 Zoom


Uzun zamandır ilgim olan teknoloji alanına el atmak istemekle birlikte buna bir türlü vakit bulamıyordum.  Vakit bulunmaz vakit yaratılır diyerek severek de kullandığım Note 2 nin yaratıcısı Samsung’un GalaxyS4 zoom adında bir telefon-fotoğraf makinesi melezini incelemeye başladım. Evet, bu alete melez dedim çünkü siz de telefonun fotoğraflarını görünce benimle aynı fikirde olacaksınız.

O Medya Okuryazarlığı buraya gelecek arkadaş!

Bir önceki yazımda bahsettiğim “Medya Okuryazarlığı nedir?”,  “Amaçları, yararları nelerdir?” minvalinde araştırma sonrası Türk televizyonlarında yayınlanan programlara şöyle bir bakma isteği doğdu içime. Aslında her birimiz farkında olmasak bile evimizde birer medya okuryazarı olarak görev yapmaktayız. Annemize, babamıza veya çocuğumuza “Bak bu program sana göre değil.” Ya da “Bak bu programda aslında anlatılmak istenen bu lakin durum görünenden farklı”. İşte bu ve buna benzer daha birçok durumu anne ve babanızla yaşamasanız dahi mutlaka çocuğunuzla yaşadınız veyahut yaşayacaksınız. Aslına bakarsanız bilinçli bir toplum yaratmak için bu görevi yerine de getirmeliyiz. İletişim fakültesi mezunu bir iletişimci olarak Medya Okuryazarlığı dersinin okullarda zorunlu olmasının ve bu dersin iletişimciler tarafından verilmesi taraftarıyım. Eğer sizde mantıklı bir şekilde düşünürseniz bundan farklı düşünmeyecekseniz bundan eminim.

Peki, bu Medya Okuryazarlığı da ne?



Medya deyince insanların aklına ilk gelen televizyon ve gazeteler olsa da, medya insanların bilinçlenmesini ve olaylar hakkında bilgi edinmesini sağlayan bir araçtır. Bu kavram en geniş anlamıyla;” Çok kişiye ulaşabilen her türden yazılı, sözlü, görsel metin ve imgeleri (kitaplar, gazeteler, dergiler, broşürler, billboardlar, radyo, film, televizyon, internet gibi) içeren geniş bir iletişim araçları yelpazesidir.”

"Bir insanın ilk işi nedir? Cevap açık, kendisi olmak..." Tevfik Fikret


Dergimizde bu ay tarihi, tarihi olduğu kadar da zevkli yeni bir yolculuğa çıkıyoruz. Her yeni sayımızda elimizden geldiğince edebiyat tarihimizin ustalık derecesine ulaşmış kişilerinin müze yapılmış evlerini sizlerle buluşturacağız. İlk durağımız Aşiyan. Peki, neresi bu Aşiyan nereden gelmiş bu ad gelin birlikte bir bakalım.
Aşiyan,  İstanbul'un Avrupa yakasında, Beşiktaş ilçesine bağlı, İstanbul Boğazı'na bakan bir semttir. Ayrıca "Aşiyan" Farsça bir kelime olup "ev, yuva" anlamına gelmektedir.Evet, gördük ki burası İstanbul Boğazının kıyısında küçük ama bir o kadar şirin bir yuva… Sanıyoruz ki Tevfik Fikret de 9 yıl kadar yaşayacağı, yapımında kendisinin de çalıştığı o güzel yuvasını bu sebeple burada kurmuş. Hepimizin az çok hayatı hakkında fikir sahibi olduğu Fikret’i biraz daha yakından tanımaya ne dersiniz. Kim bilir aramızda bırakın onun bir mimar olduğunu bu kuş yuvasını kendinin tasarladığını bilen bile yoktur belki de. Bilsek bile kaçımız bu mekânı merak edip gezmişizdir diye düşündük ve sizler için Aşiyanı gezdik.

Siyah Beyaz Hayat; BALAT

Siyah-Beyaz'dır hayat Balat’ta. Bir tek çocukların kahkahaları böler boşluğu. Hani bir futbol takımının marşı vardır ya; "Ölümle yaşamı ayıran çizgi siyahla beyazı ayıramaz ki" diye, İşte tamda bu çizginin ayrılmadığı yerlerdendir Balat. Çocukların kahkahalarına inat siyahtır Balat, yoksuldur, yoksundur da aynı zamanda... Beyazdır da öte yandan sokaklarında kedileri, dışarıda örgü ören, çay içen teyzeleri, oyun oynayan çocukları ile… Bir film platosu gibidir Balat. Fotoğraf çekmeye meraklı turistleri, üniversite öğrencilerini ağırlar her gün mekânında. Herkese farklı kareler verir. Kimilerine karanlıktır, kaybolmuştur, cehennemdir Balat. Kimine göre ise mahalle düğünleri, sokak satıcıları, çocuk kahkahaları ile cenneti verir…
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Wikipedia

Arama sonuçları

Translate

AddThis