Kadınların Topuklu Ayakkabı İle İmtihanı



 Kadınlara hayatlarında vazgeçilmezlerini sorsanız ilk 3 arasında garanti koyacakları tabiî ki topuklu ayakkabıdır. Fiziki görünüşü pürüzsüzleştiren, modaya uygun, kıyafetle uyumlu, şık bir topuklu ayakkabıya hiçbir kadın hayır diyemez.

Bizler bilim adamlarına göre günde ortalama 19.000 adım atmaktayız ki tüm hayatımız boyunca Dünya’dan Ay’a ulaşacak kadar bir mesafe yürüdüğümüz düşünülürse bu hiç de azımsanacak bir rakam değil. Peki, ya bu yolu topuklar üzerinde gidenlere ne demeli? Her ne kadar rahat edemese de, hatta acı çekse de yapılan araştırmalar 10 kadından 4 ünün topuklu ayakkabıdan vazgeçemediğini gösteriyor. Hatta her kadının dolabında hiç olmasa en az bir çift topuklu ayakkabı da mevcuttur. Tüm bunlardan bahsederken biraz da topuklu ayakkabının tarihine bakarsak eğer tanıdık bir sima göze çarpar. Evet, bu kişi Leonardo Da Vinci’dir.

Leonardo Da Vinci’nin topuklu ayakkabıyla işi ne?

İşte yanıtı; Floransa'nın ünlü ailelerinden Medicis'lerin kızı Catherine de Medicis bir dükle evlenecekti. Ancak Catherine, ufak tefek bir kızdı ve tören, görkemli olacaktı. Aile bir çözüm bulmak için uğraşıyordu. Çareyi ise Leonardo da Vinci buldu. Onun için bir topuklu ayakkabı tasarlandı. 14 yaşındaki Catherine Medicis kendi düğününde, 5 santimetrelik bir topuğa sahip olan bir topuklu ayakkabı giydi. Catherine'nin görünüşünden etkilenen kadınlar ise onu taklit etmeye başladı.
 Zamanla geçmişte yaşandığı gibi topuklu ayakkabı da bir statü göstergesi halini aldı. Modern topuklu ayakkabının Leonardo Da Vinci tarafından tasarlandığı sanılmaktadır. Topuklu ayakkabının yaygınlaşması ise 17. yüzyılda başladı. 1680 yıllarında kadınlar bir değnek yardımıyla yürüyebilecekleri kadar yüksek ve ince topuklu ayakkabılar giymeye başladı.

"Topuklu ayakkabı çılgınlığı"

Moda çılgınlığını takip eden topuklu ayakkabı çılgınlığı kişisel görünümü düzeltirken sağlık açısından sebep olduğu zararları da gün yüzüne çıkarıyor. Kadınlarda şıklığın bir aksesuarı olarak kullanılan topuklu ayakkabıların varislerin ve yaygın derin toplardamar hastalığının gelişmesine davetiye çıkardığını da tekrarlamamıza gerek yok sanırım.
Ama ne sağlık problemleri ne de Arnavut kaldırımlar kadınları topuklu ayakkabı giymekten alıkoyamıyor. Günümüzde artık dış görünüşü spor, içi platform topuklu ayakkabıları gördükten sonra buna topuklu ayakkabı çılgınlığı demek daha mantıklı sanırım.
Sürekli giyilmeye bağlı olarak ayak ve tüm iskelet sağlığı zaman içerinde deforme olmakta ve geri döndürülemez zararlar vermektedir.
Ekşi sözlükte kadınlar neden topuklu ayakkabı giyer? Başlığı altında girilen entryler işin içine biraz mizah katsa da yazılan doğruları da görmezden gelemeyiz tabiî ki.



İşte o entryler;

*Kadınlar garip varlıklardır ve kendilerine acı çektirmekten hoşlanırlar. Bir kadının topuklu ayakkabı giymesinin nedeni budur aslında. Dengede durabilmek için daha fazla enerji harcasın, sağa sola salınım yaparken bir yandan bileklerini burkmanın verdiği acıyı tatsın vb.
*Şiddetle ortopedik rahatsızlıklara davetiye çıkartma isteği.
*Olası bir kavgada ayağımızdan çıkarıp karşımızdakinin kafasına geçirdiğimizde bir ayakkabının verebileceği maksimum hasara yakin bir zarar vermesi (%83). Aynı şeyi babet ya da sıfır topuk gladyatör sandaleti ile başaramazsınız.
*Ayakkabının yerle temas eden yüzü daha az olduğundan sizi soğuklardan korur, ayaklarınız üşümez. Olamaz mı?  Olabilir.
*Servi boylu İskandinav kızlarına özendikleri için.
*Gündelik hayatta giyenler kendilerine bakanları strese sokmak istiyorlar bence. Ha düştü ha düşecek öyle yürüme mi olur yahu.
*Telefonun ellerindeyken o zaman daha iyi çekmesi.


İşte tüm bunlar olurken bizde şıklıklarından ödün vermeyen kadınların toprak ve Arnavut kaldırımları ile savaşını Galata’da tek karede ölümsüzleştirdik.

0 yorum:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Wikipedia

Arama sonuçları

Translate

AddThis