Peki, bu Medya Okuryazarlığı da ne?



Medya deyince insanların aklına ilk gelen televizyon ve gazeteler olsa da, medya insanların bilinçlenmesini ve olaylar hakkında bilgi edinmesini sağlayan bir araçtır. Bu kavram en geniş anlamıyla;” Çok kişiye ulaşabilen her türden yazılı, sözlü, görsel metin ve imgeleri (kitaplar, gazeteler, dergiler, broşürler, billboardlar, radyo, film, televizyon, internet gibi) içeren geniş bir iletişim araçları yelpazesidir.”

"Bir insanın ilk işi nedir? Cevap açık, kendisi olmak..." Tevfik Fikret


Dergimizde bu ay tarihi, tarihi olduğu kadar da zevkli yeni bir yolculuğa çıkıyoruz. Her yeni sayımızda elimizden geldiğince edebiyat tarihimizin ustalık derecesine ulaşmış kişilerinin müze yapılmış evlerini sizlerle buluşturacağız. İlk durağımız Aşiyan. Peki, neresi bu Aşiyan nereden gelmiş bu ad gelin birlikte bir bakalım.
Aşiyan,  İstanbul'un Avrupa yakasında, Beşiktaş ilçesine bağlı, İstanbul Boğazı'na bakan bir semttir. Ayrıca "Aşiyan" Farsça bir kelime olup "ev, yuva" anlamına gelmektedir.Evet, gördük ki burası İstanbul Boğazının kıyısında küçük ama bir o kadar şirin bir yuva… Sanıyoruz ki Tevfik Fikret de 9 yıl kadar yaşayacağı, yapımında kendisinin de çalıştığı o güzel yuvasını bu sebeple burada kurmuş. Hepimizin az çok hayatı hakkında fikir sahibi olduğu Fikret’i biraz daha yakından tanımaya ne dersiniz. Kim bilir aramızda bırakın onun bir mimar olduğunu bu kuş yuvasını kendinin tasarladığını bilen bile yoktur belki de. Bilsek bile kaçımız bu mekânı merak edip gezmişizdir diye düşündük ve sizler için Aşiyanı gezdik.

Siyah Beyaz Hayat; BALAT

Siyah-Beyaz'dır hayat Balat’ta. Bir tek çocukların kahkahaları böler boşluğu. Hani bir futbol takımının marşı vardır ya; "Ölümle yaşamı ayıran çizgi siyahla beyazı ayıramaz ki" diye, İşte tamda bu çizginin ayrılmadığı yerlerdendir Balat. Çocukların kahkahalarına inat siyahtır Balat, yoksuldur, yoksundur da aynı zamanda... Beyazdır da öte yandan sokaklarında kedileri, dışarıda örgü ören, çay içen teyzeleri, oyun oynayan çocukları ile… Bir film platosu gibidir Balat. Fotoğraf çekmeye meraklı turistleri, üniversite öğrencilerini ağırlar her gün mekânında. Herkese farklı kareler verir. Kimilerine karanlıktır, kaybolmuştur, cehennemdir Balat. Kimine göre ise mahalle düğünleri, sokak satıcıları, çocuk kahkahaları ile cenneti verir…

Türk ekonomisinin gizli efsanesi Bakkal tezgahına geri döndü: Veresiye Defteri!

Ekonomik kriz mahalle bakkalına "Veresiye defteri" olarak geri döndü. 4 mahalleden 4 bakkalla yapılan söyleşi Türk ekonomisinde yaşanan çarpıcı gerçeği ortaya koyuyor. Bakkalda alışverişin yarısı "Veresiye defteri"ne yazılıyor. Bir defterde ortalama 5 bin lira alacak birikmiş durumda. Margarin bile yarım satılıyor. Veresiye sigara yok! Bakkallar tanımadıklarına veresiye vermek istemiyor. Borcu veremeyenler artık dükkanın önünden geçmiyor.

Murat Yetkin: “Gazeteci ve vakanüvis birbirlerine çok benzer.”

Murat Yetkin, 1959 yılında Gaziantep’te doğmuştur. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünden mezundur. Yükseköğrenim yıllarını geçirdiği Ankara'da sadece mühendislik konusunda değil bürokrasi ve siyaset konusunda da kültürlenmiştir. Bu sebeple, pek çok gazetede Ankara muhabiri olarak görev yapmıştır.
Çok çeşitli yayın organlarında çalışmıştır. Bunlardan yabancı kaynaklı olanlar arasında BBC World Service, Deutsche Welle ve Agence France Press yer almaktadır. Televizyon kanallarından Kanal D ve NTV'de de çeşitli görevler üstlenmiştir.
Radikal dışında diğer çalıştığı gazeteler ise Turkish Daily News ve Sabah'tır. Gazetecilik hayatına başladığı dergi ise Bülent Ecevit'in askeri darbe döneminde çıkarmayı başardığı “Arayış” isimli sol tandanslı dergidir
Murat Yetkin; şu anda yazılarını Radikal Gazetesi bünyesinde okuyucuları ile paylaşmaktadır. 2011’den itibaren de Hürriyet Daily News Genel Yayın Yönetmenidir.

Da Vinci’nin Anlatılmamış Hikâyesi

Her yeni sayımızda sizleri kaliteli yapımlarla buluşturduğumuz dizi analiz köşemizin bu ayki konuğu sanatçı, mucit, idealist ve dahi bir aydın olan Leonardo da Vinci'nin hayatının anlatıldığı Da Vinci’s Demons dizisi.
Yayına girmeden internet ortamında “Spartacus” e rakip diye lanse edilen dizi insanları haksız çıkarmamış ve neredeyse milyonların sevgilisi “Spartacus” ile aynı derece sevilmiştir. Henüz 5 bölüm yayınlanmış olmasına rağmen müthiş bir hayran kitlesine sahip olan yapım bünyesinde kaliteli senarist, yönetmen ve oyuncuları barındırıyor.

Koku: Bir Katilin Hikâyesi

Bir koku ne kadar dayanılmaz olabilir ki?

Her ay birbirinden başarılı yapımları mercek altına aldığımız “Film Analiz” köşemizin bu ayki konuğu 2006 yapımı "Koku: Bir Katilin Hikâyesi” filmi.
Bu yapımın yönetmenliğini, “Koş Lola Koş” , ”Bulut Atlası” gibi yapımlardan hatırladığımız Tom Tykwer üstleniyor. Film aynı zamanda kitaptan sinemaya uyarlanmasıyla da oldukça ilgi çekiyor. Neden mi? Çünkü “Sinema mı, edebiyat mı?” sorusunun zihinlerde yankılanmasının ayaklı kanıtıdır. Başarılı gişe yapmış ya da yapmamış tüm uyarlamaların ardından zihinlerde oluşması kaçınılmaz olan bir sorudur bu.
Patrick Süskind'in edebiyat dünyasına bomba gibi düşen romanı "Koku"nun, uzun yıllar sinemaya uyarlanabilirliğinin tartışılması da işte tam da bu yüzdendir. Kitap elinize her aldığınızda her bir sayfasında ayrı bir kokunun aroması ile size ayrı ayrı diyarlara götürürken beyaz perdede insanlara bunu hissettirmek kolay değildir.

Hollywood’lu Türk Lokumu: Turhan Bey





 Geçmişten günümüze neredeyse her oyuncunun hayallerini süsleyen Hollywood, belirli dönemlerde Türk aktör ve aktrisleri ağırlamıştır. Yakışıklı jön Ayhan Işık’tan tutun da günümüz genç oyuncularından Saadet Işıl Atasoy’a kadar Hollywood’da Türk izleri görmek mümkün. Ama siz yolculuğun bunlarla sınırlı olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.

Her sayımızda birbirinden ilginç tarihi kişiliklere yer verdiğimiz ‘Tarihi Kişilik’ köşemizin bu ayki konuğu, ayağının tozuyla Hollywood’a girmiş, Albert Einstein ile sohbetler etmiş, fotoğrafa gönül vermiş Türk kökenli aktör Turhan Bey.

Yaz sıcaklarına karşı en etkili silah: Dondurma





Her ay farklı semtlerden seçtiğimiz lezzet durağımızın bu ayki konuğu kesinlikle hepimizin ağzının suyunu akıtacak, su sıcak günlerde olsa da yesek dediğimiz dondurmacı ve wafflecılar. Peki, nerede bunlar? İstanbul’da waffle ve dondurma denilince üç yer gelir aklımıza; Ortaköy, Adalar ve Moda…

Biz de düşündük taşındık sevgili okurlarımız şu sıcak günlerde gönüllerince ferahlasınlar diye kalktık Moda’ya dondurma ve waffle’ın kalbine gittik.  Moda’da sahile inen yol üzerinde sıra sıra dizilmiş dondurmacıları gördüğünüzde kendinizi ister istemez kasıyorsunuz. Neden mi? Bu sokağa girdiğinizde binlerce kalori cepte sayılıyor çünkü. Ama kim dinler kaloriyi hemen yanaşıyorsunuz bu dükkânlardan birine. İsteğinize göre ister çilekli vişneli isterseniz çikolatalı kavunlu dondurmalara kendinizi bırakıyorsunuz.

Fehmi Koru: "En başında itibaren gazetecilik dışında hiçbir şey düşünmedim"

Fehmi Koru gazeteci, yazar ve yorumcudur. Gazeteciliğe ilk olarak Zaman gazetesinde başlamıştır. Zaman'dan ayrıldıktan sonra bir müddet Turkish Daily News gazetesinde yazmıştır. ABD'nin önde gelen üniversitelerinden Harvard Üniversitesi'nde yüksek lisans eğitimi almıştır. Taha Kıvanç müstear adıyla da yazılar kaleme almaktadır. Koru, iyi derecede Arapça ve İngilizce bilmektedir. Yeni Şafak gazetesinde uzun yıllar yazan Koru, halen yazılarını Star Gazetesi'nde yazmaktadır. .Dış literatüre vakıf olmasının yanında, bilişim teknolojisine yakınlığı ile biliniyor. Kanal 7'de haber saati programında yorum yapmakta ve çeşitli tv kanallarında düzenli olarak programlara katılmaktadır. TYB’nin 1986 Basın Yönetim ÖdüIü’ nü kazanmıştır.
 Kitapları:
Yeni Dünya Düzeni (Beyan)
Taha Kıvanç'ın Not Defteri (Timaş)
Tabana Kuvvet (Timaş)
11 Eylül, O Kader Sabahı (Timaş)
One Column Ahead (Timaş)

Kalıpları yıkmaya geldiler: Sandviç Türevleri

Her ay farklı bir semtten seçtiğimiz lezzet durağımızın bu ayki konuğu ismi gibi kendisi de sevimli olan “Sandviç Türevleri”.  Tam anlamıyla öğrencinin zevklerine, ihtiyaçlarına hitap eden bu öğrenci mekânı Beşiktaş’ta bulunuyor. Kahvaltıcılar sokağı ile çıktığımız lezzet yolculuğumuz Kadıköy’deki  “Tostanbul” ile devam etmişti. Şimdi de yine öğrenci odaklı hem hesaplı hem lezzetli “Sandviç Türevleri” ni tanıtacağız. Hem cebimizi yakmasın hem de karnımız bir güzel doysun dedik ve bu sefer de yine öğrencinin değişilmezi olan sandviçe el attık.

Öğrencilerin tostçusu: “Tostanbul”

Beşiktaş kahvaltıcılar sokağı ile başladığımız kent rehberimizde bu ayki lezzet durağımız Kadıköy’ün ara sokaklarına gizlenmiş “Tostanbul”. Sahiplerinin Bandırma’daki yazlıklarında yedikleri salçalı - kekikli tostan ilham alarak açtıkları bu yer öğrencilerin en gözde mekânlarından.
Daha önce farklı mesleklerde çalışan iki çocukluk arkadaşının işlettiği bu mekân Kadıköy rıhtımdan Bahariye’ye doğru çıkan yolda Bim’in sağ tarafında yer alıyor.

Tam da bütçenize göre bir pazar: “Bakırköy Sosyete Pazarı”

Neymiş bu “sosyete” pazarı...

 “Sosyete”, Fransızca’dan dilimize giren sayısız sözcüklerden biri. Aslında topluluk anlamında kullanılan masum bir sözcük. Bizde ise sınıf atlayıp, “gelir düzeyi yüksek” tabaka için kullanılan sıfata dönüşmüş ve kullanım alanı da bir hayli genişlemiş. Sosyete sözcüğü bilinen anlamı dışında bir anlama bürünmüş. Ancak sosyete pazarları bu tezi çürütüyor. Öyle ki farklı semtlerde, farklı günlerde kurulan sosyete pazarları sosyete sözcüğünün tersine bir durumu anlatıyor. Nasıl mı? Hepimizin bildiği üzere bu pazarlar öyle zengin zümreye hitap etmek için değil, aksine kesesini düşünen dar gelirlinin de mekânı. Burası taklit veya defolu ürünlerin satıldığı, ucuz alışveriş yeri.

Antikacılar sokağı: Tellalzade

"Eskici bağırır ama antikacı bağırmaz. İnsan bağırırken düşünemez."
N.F.KISAKÜREK

Kadıköy Antikacılar Sokağı kendinizi kaybedeceğiniz güzellikte eşyaların olduğu bir mekân. Eskiye ait ve şaşıracağınızı düşündüğümüz bir sürü eşya mevcut bu sokakta. Her ne kadar 21.yüzyılda olsak da sizde bizler gibi nostalji sevenlerdenseniz gelin birlikte gezelim bu muhteşem sokağı…

Pazar deyince akla gelenler…

3’ü bir arada sadece pazarda (uygun fiyat, seçme şansı, pazarlık)
Sosyete Pazar serimizin ilk durağı olan Kadıköy Salı pazarında sizi diğer pazarlardan farklı bir manzara karşılar. Daha düzenlidir bir kere. Kıyafet de meyve sebze de iç içe girmemiştir. Hepsinin yeri düzeni vardır. İp gibi sıralanmış tezgâhlar görmek mümkündür Salı pazarında. Bu arada Salı pazarı dediysek sadece Salı günleri değildir Pazar. Hem Salı hem Cuma günleri alışveriş yapılabilir burada.

Günün her saati kahvaltı olur mu?

Çarşısı, pazarı ve balıkçılarıyla ünlü Beşiktaş semtini bilmeyenimiz yoktur herhâlde. Peki ya Beşiktaş'ın yan yana iki sokağına yerleşmiş kahvaltıcılarını biliyor muydunuz? Günün her saati arkadaşlarınızla gidip karnınızı doyurabileceğiniz hatta sınav zamanı derslerinize çalışabileceğiniz bir mekân düşünebildiniz mi? Hem ucuz, hem doyurucu, hem kaliteli, hem de sıcacık mekânlar...

"Tiyatro, kalp perdesini açan bir sanattır"



Her günün özel ve ayrı bir anlamı var elbette. Birçok özel gün var aslında örnek verebileceğimiz. Mesela; “Yılbaşı, Sevgililer Günü, Dünya Kadınlar Günü” filan derken kan kaybeden lakin hala ayakta dimdik durmaya çalışan Dünya Tiyatrolar Günü geldi çattı. Öğrenci odaklı haberler yapmamızın yanında sosyal sorumluluğumuzu da unutmamak adına bu özel günü sizlerle irdelemek istedik. Dergimizin bu ayki sayısında bu özel günü ve nasıl ortaya çıktığına birlikte bakacağız efendim.
Her yıl mart ayının 27 sinde kutlanan bu gün, insanlar arasında pek bilinmese de bize göre çok önemlidir. Öyle ki, Mustafa Kemal Atatürk tiyatro için, “Bir memleketin kültür seviyesinin aynasıdır” demiştir.


Gelin birçoğumuz tarafından bilinen tiyatronun doğuş hikâyesine bir kez daha göz atalım. Tiyatro: Bir sahnede, seyirciler önünde oyuncuların temsil etmesi maksadıyla yazılmış edebi eserdir. Yunanca “Theatron” (seyirlik yeri) dan doğmuştur. Bu sanat dalı sadece dinlenmek ve okunmak için yazılmamıştır. Tiyatro aynı zamanda sahnelenen tek edebi eserdir.

Ana Haber Bültenimiz başlıyor: The Newsroom

Size sunulan haberleri mi, yoksa gerçekleri mi istersiniz?

American Horror Story ile başlayan The Walking Dead ve Game of Thrones ile devam eden dizi analiz köşemize bu ay meslek dizilerimizden de olan “The Newsroom” u konuk edeceğiz. The West Wing'in yaratıcısı ve The Social Network ile Moneyball'un senaristi Aaron Sorkin'in tarafından yazılan ve ilk gösterimi Amerikan HBO kanalında 24 Haziran 2012 tarihinde yayınlanan televizyon dizi medyanın arka odasını irdelemektedir. Gerçeklik öğesi yüksek bu yapımın yaratıcısı Sorkin, bu diziyi yaratırken birçok gerçek kablo - TV haber programını bizzat kendisi gidip gözlemleyerek araştırma yapmıştır. Sorkin’ in yanı sıra dizi kadrosunda yapımcı olarak Scott Rudin ve Alan Poul görev almaktadır.

Vize - final zamanı “MAĞDUR” öğrencinin halleri :)




Mükemmel bir ara tatilin ardından kafasını toplayan ya da aile baskısıyla toplamak zorunda kalan öğrenci, ders kaydı haftasında yine kendini bir koşturmacanın içinde bulur. Acaba hangi hocanın dersini alsam geçerim, hangisinin notu boldur kaygısıyla dolu gergin bir döneme başlayan öğrencinin iki yakası bir araya gelmez. Üniversite okuyanımız bilir efendim. Öğrencinin yılın belli aralıklarında gerildiği vize ve final dönemleri vardır. Ve bu dönemlerde öğrenci cebindeki son harçlığa kadar hepsini ders notları için kırtasiyeye verir. Öğrenci olmanın, başka şehirlerde okumanın zorluğunun üstüne bir de bu sınavlar tuzu biber oluverir. Daha derslere bile adapte olamayan öğrenci bir anda kendini dağ gibi biriken notların içinde kaybolmuş olarak bulur. Bu dönemlerde farklı bir psikolojiye bürünen öğrencinin haline gelin birlikte bir bakalım. Öğrenci için vize - final zamanı demek;

Esaretin Bedeli: “Korku seni tutsak eder, umut ise özgür kılar”

Birbirinden kaliteli yapımları konuk ettiğimiz film analiz köşemizde bu ay Frank Darabont’ un yönetmenliğini yaptığı “Esaretin Bedeli” filmini inceleyeceğiz. Orijinal adı: “Shawshank Redemption” olan film 1994 yapımıdır. Yeşil Yol (The Green Mile) (1999), Majestik (The Majestic) (2001), Öldüren Sis (The Mist) (2007) gibi başarılı filmlerin de yönetmenliğini yapan Frank Darabont’un yönettiği film Stephen King' in bir öyküsünün uyarlamasıdır.
Başarılı bu yapımımızın başrollerinde ise Tim Robbins ve Morgan Freeman’ı görmekteyiz. Freeman aynı zamanda filmin anlatımını da üstlenmektedirler. Gösterildiği ülkelerde büyük ilgiyle karşılanan film 1995'te aralarında en iyi film adaylığı dâhil 7 dalda Oscar'a aday gösterildi. Fakat en iyi film ödülüne başrolünde Tom Hanks' in oynadığı Forrest Gump adlı film layık görüldü. Film eleştirmenleri tarafından diğer filmlerden bir şekilde üstün tutulan yapım, IMDB sitesinde 900,000'den fazla kişinin oylarıyla 10 üzerinden 9,3 puan almış ve gelmiş geçmiş en iyi film seçilmiştir. Darabont’un bu muhteşem yapıtı aynı zamanda tüm türler arasında dünyanın en beğenilen ilk 3 filmi arasındadır.

Türk Mata Hari: Casus Adalet Emine Pee

Daha önce Vecihi Hürkuş, Atilla Hülagü gibi Türk tarihinin ilginç karakterlerini işlediğimiz köşemizin bu sefer ki konuğu Adalet Emine Pee. Peki, kimdir bu kadın? Ne iş yapar? Diğer sıradan Türk kadınlarında farkı nedir?  İşte bu yazımızda tüm bu soruların yanıtlarını vermeye çalışacağız sizlere.
Güzellikleri ile James Bond filmlerine konu olan güzel ama tehlikeli kadınlar yani dişi ajanlar, tüm zamanlar boyunca istihbarat teşkilatlarının başlarına bela olmuşlardır.  Her ülkenin menfaatleri doğrultusunda görev yapan bu dişi ajanlarının yanı sıra kamuoyunda pek bilinmese de, bir zamanlar Türkiye’nin de gözleri pek cesaretli kadın ajanları mevcut idi. Üstelik onlar Hitler’in karşısında göbek dansı yapacak, konsolosluk bombalayacak kadar da yüreklilerdi. Kimdi bunlar? İşte  yürekli cesur kadınlar; Fehime Sultan, Mebruke Hanım, Harika T., Adalet Emine Pee ve daha nicesi…

Bir Quentin Tarantino Klasiği: Ucuz Roman




Film analiz köşemizin konuğu aşkı en iyi anlatan sahnelere sahip “Casablanca” idi. Dönemin en iyi filmleri arasına girmiş bu kült filmimizin ardından bu ay sizleri efsane yönetmenlerden Quentin Tarantino’nun liste başı filmlerinden “Ucuz Roman” ile baş başa bırakıyoruz.

Bu film En İyi Film dâhil 7 dalda Oscar'a aday gösterilmiş ve En İyi Orijinal Senaryo Oscar’ını almıştır. Aynı zamanda 1994 Cannes Film Festivali'nde en iyi film ödülü olan Altın Palmiye Ödülü'nün de sahibidir. Birçok öğeyi içinde barındıran bu etkileyici yapım IMDB’de tüm zamanların en iyi filmleri sıralamasında ise 4. sıradadır.

Oğuz Haksever: “Klişe melek kılığına girmiş şeytandır”




1957’de Gaziantep’te doğan ilk ve orta öğrenimini Ankara’da bitiren Oğuz Haksever; 1974 yılında Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi İşletme Fakültesi’ne girdi. 1979 yılında TRT’nin yaptığı sınavı kazanarak TRT Haber Dairesi Başkanlığı’nda muhabirliğe başladı. TRT’deki görevleri sırasında Irak’taki Körfez Savaşı’nı ve Yugoslavya İç Savaşı’nı muhabir olarak izleyip seyircilere ve radyo dinleyicilerine aktardı.1991’den sonra özel televizyonlarda; sırasıyla Show Tv, Kanal 6 ve ATV haber merkezlerinde muhabir, editör ve sunucu olarak çalıştı. Bu kanalların haber merkezlerinin kuruluşlarında görev aldı.2000 yılında çalışmaya başladığı NTV’de Haber Müdürlüğü, Haber Koordinatörlüğü yaptı. Kitleleri etkilediği ‘O’ an başlığı altında haber fotoğraflarını yorumladığı ”Ve İnsan”  programını 7 yıl boyunca; 2003-2010 yılları arasında aralıksız hazırlayıp ekrana getirdi. ’O’ an adıyla iki kitap yayımladı. Haksever halen NTV Radyo ve Kral FM’de Gazeteci Mehmet Barlas’la birlikte “Makam Farkı “ adlı müzik programını da hazırlayıp sunuyor. Mesleğin duayenlerinden Oğuz Haksever, özellikle Anadolu’daki genç meslektaşları için televizyon haberciliği konusunda atölye çalışmaları yürütüyor, seminerler, konferanslar veriyor.

Game of Thrones: Winter is Coming



“Taht oyunu oynadığında ya kazanırsın ya da ölürsün. Ortası yoktur.”

Birbirinden muhteşem dizileri anlattığımız dizi analiz köşemizin bu ayki konuğu fantastik diziler arasında son döneme damgasını vuran Game of Thrones yani Taht Oyunları. David Benioff ile D. B. Weiss tarafından yaratılan dizi ABD televizyon kanalı HBO'da yayınlanmaktadır.

George R. R. Martin'in epik fantezi serisi Buz ve Ateşin Şarkısı'na dayanmakta olan dizi, adını serinin ilk kitabından almaktadır. Kuzey İrlanda, Malta, Hırvatistan, İzlanda ve Fas'taki mekânlar ile Belfast'taki bir stüdyoda çekilmektedir. İlk bölümü, 17 Nisan 2011 tarihinde HBO'da rekorlar kırarak yayınlandı. 2. Sezonu 1 Nisan 2012′de yayınlanan dizimiz, 3. sezonu ile 31 Mart 2013′te tekrar bizlerle olacak.
George R.R Martin‘in bu eşsiz roman serisi eğer film yapılsaydı, Yüzüklerin Efendisi filmini bile geçebilecek bir kapasiteye sahipti. Ama endişeye mahal yok çünkü bu muhteşem konudan mahrum kalmadık ve dizisi yapıldı. İyi de oldu, en azından öyküyü 3 saate sığdırarak saatlerce anlatılsa yine de az gelecek muhteşem bölümleri kesmelerine gerek kalmadı.

Musa’nın torunu: Denizi yürüyerek geçen adam



Bloguma daha önce havacılık kahramanı Vecihi Hürkuş’u konuk etmiştik. Bu sefer de yine en az onun kadar cesaretli Deniz Yüzbaşı Atilla Hülagü’yü konuk ediyoruz. Kendisi “Denizler Altında Yirmi Bin Fersah” romanından fırlamış karakterlerden biri gibi gözükebilir önce size. Çünkü o 60’lı yılların başında İstanbul Boğazını yürüyerek geçmiştir. Musa’nın torunu gibi deniz üzerinde arzı endam edip karşıya geçen Hülagü Türk tarihinin ilginç karakterleri arasında yerini almıştır.

Türk Dizilerinin Yabancı Dizilere Karşı Savaşı



Türk dizi endüstrisi son yıllarda yükselen bir grafiğe sahip olmakla birlikte hala yabancı diziler karşısında bir savaş vermektedir. Yıllardır süre gelen bu savaş kimi zaman Türk kimi zaman yabancı dizilerin lehine dönmektedir. Bir diziyi dizi yapan görüntüsü, müzikleri, reklâmları, oyuncuları gibi içinde barındırdığı birçok öğe ile kendini izletme yollarına baktık ve birbirleriyle sürekli çekişmede olan bu iki dizi endüstrisini sizler için birde biz inceledik.

Öğrencinin Evi İnternet Üzerinden Kuruluyor


Kitabıydı, ders notuydu, hocasıydı, okuluydu derken yaşamak da ayrı dert öğrenciye! Hele bir de büyükşehirdeysen yandın… Bunların yanında kalacak yer sıkıntısı da cabası… Biz de üstümüze düşeni yaptık öğrenciler için spotçular ve internet üzerinden ikinci el eşya satanları araştırdık.

İstanbul’da üniversite okumaya gelen öğrencilerden yurt bulabilenler şanslı olanlar, peki ya bulamayanlar; onlar da ya akraba yanında konaklıyor ya da maddi durumları el verdiği ölçüde öğrenci evlerinde kalıyor.

Öğrencilerin derdi bununla da bitmiyor. Evi kiraladıktan sonra eşya derdine düşen öğrencilerin yardımına ya spotçular ya da kendileri gibi zamanında bu sorunu yaşamış ‘uzman öğrenciler’ yetişiyor.

İSTANBUL'DA ÖĞRENCİ OLMAK

Üniversite her gencin rüyasıdır. Hele ki İstanbul gibi bütün olanakları bünyesinde bulunduran bir şehirde yaşamak işte; bu cennettir öğrenciye göre. Bütün olanakları dediysek sadece cennet değildir İstanbul. Cehennemdir de aynı zamanda öğrenciye… Büyük şehir büyük de sorunlar getirir beraberinde.
İstanbul’da paran varsa ne istersen yaparsın paran yoksa oturacaksın oturduğun yerde. Yurtlar okullara uzak, ev kiraları yüksek (ki ev sahibi öğrenciye ev verecek kadar iyimser ise), yol ücretleri deseniz öğrenciye başlı başına külfet…



İşte öğrencinin çilesi üniversiteyi kazanmakla bitmez. İyi bir üniversiteyi kazansa bile öğrenci bütçesiyle her istediğini yapamamanın verdiği buruk hüzün vardır üzerinde. İşte bu yüzden İstanbul’da öğrenci olmak demek;

Havacılık efsanesi Vecihi den Sinema efsanesi Vecihi ye yolculuk



Vecihi denince herkesin aklına istisnasız Ertem Eğilmez’in unutulmaz sinema filmlerinden Gülen Gözlerde Şener Şen’in canlandırdığı pilot Vecihi gelir. Haksız mıyız? Peki, siz bu filmde canlandırılan karakter yaratılırken Türk havacılık tarihi kahramanlarından Vecihi Hürkuş tan esinlenildiğini biliyor muydunuz? Türk sivil havacılığının babası ve ilk Türk uçağını da üreten Hürkuş’un çok az kişi tarafından bilinmesi bizleri rahatsız etti ve onun hikâyesini, hayallerini sizlerle paylaşmaya karar verdim.

The Walking Dead



Dizi analiz köşesinin konuğu son dönemin popüler dizilerinden The Walking Dead. Robert Kirkman, Tony Moore ve Charlie Adlard'ın aynı adı taşıyan çizgi romanının uyarlaması olan dizinin ilk bölümü 2010 yılı Cadılar Bayramında yayınlandı. Pilot bölümü bile 5,3 milyonluk izleyici kitlesine ulaşan dizi zombi severlerin favorileri arasına girmeyi başardı.

Yapım, isminden de anlaşılacağı üzere zombi teması üzerine kurulu. İlk bölümler klasikleşmiş kurgu üzerinden devam ediyor. Dünyayı zombiler sarmış, insan ırkının büyük çoğunluğu yok olmuş, kurtulmayı bekleyen üç beş bedbaht insan kendilerini oradan oraya savuruyorlar. Dizinin hikâye itibariyle “özgün” olma şansı olmasa da televizyonda yapılan ilk zombi yapımı olması bir avantaj olarak görülebilir.

Casablanca: "Sevmek bazen vazgeçmeyi bilmektir."



Bir insan mutlaka ölmeden önce izlemesi gereken filmler diye bir liste yapmalı ve ‘‘Casablanca’’ yı o listenin en üst sırlarına koymalıdır. 1942 yapımı olan bu filmin çekildiği dönem göz önüne alındığında çok ciddi bir emek sonucu ortaya çıktığını ilk saniyelerinden itibaren anlarız. Müziklerinden görüntüsüne; oyuncuların kıyafetlerinden duruşlarına kadar her şey, deyim yerindeyse, on numaradır filmde. 

Yıl 1942’dir. Sinemanın icadının üzerinden henüz yarım asır bile geçmemiştir; ama film dönemin koşullarına göre müthiş bir görsellik, nefis bir müzik senfonisi sunmaktadır. Aynı zamanda teknik olarak da bir tarihi anlatmaktadır bize. Sinemanın geldiği konumu görmek açısından Casablanca, her sinemaseverin arşivinde olması gereken başarılı bir örnektir.

"Birand: Bir Ömür Ardına Bakmadan"

Gazetecilik mesleğine 1964’te Milliyet Gazetesi'nde başlayan Mehmet Ali Birand 1972'de yine Milliyet Gazetesi Avrupa editörü oldu ve Brüksel bürosunu kurdu. Sonraları, 1984 yılında Milliyet Moskova bürosunun kuruluşunu da üstlen Birand Sabah Gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. 1985'de TRT de başlayan ve sonraları Show TV'de devam eden kariyerinin altın basamağı olan 32. Gün programını sundu.
Bağımsızlık ve liberal bakış açısıyla tanınan 32.Gün programında, birçok Türk politikacısının yanı sıra, dünya liderlerinden François Mitterrand, Jacques Chirac, Saddam Hüseyin, Mihail Gorbaçov, Boris Yeltsin, Vladimir Putin, Yaser Arafat, Peter Kohl, Gerhard Schröder ve Teacher Mehmet, gibi önemli isimleri programına konuk etti.

1992-1995 seneleri arası Show TV ana haber bülteni sunuculuğu görevini üstlen Birand Türkiye’nin içinde bulunduğu durumları anlatan ve Türk siyasetini anlatan bir çok kitap yayınladı. Türk Ordusu'nun yapısı, 12 Eylül askeri darbesi, 1974 Kıbrıs Çıkartması ve Türk-Yunan ilişkisini anlatan kitapları İngilizce, Almanca ve Yunancaya çevrildi.



CNN Türk yöneticilerinden biri olan gazeteci, Kanal D ana haber bültenini sunmakta idi. Evli ve bir çocuk babası olan Birand, iyi derecede Fransızca ve İngilizce bilmekteydi. TV programcısı ve yazar olarak ulusal ve uluslararası birçok ödülün sahibi olan Birand, Fransız "Chevalier de L’Ordre National de Merite" ünvanına sahipti.

American Horror Story



Müzikal komedi dizisi Glee ve yayınladığı zamanının efsanelerinden olan Nip/Tuck’in yapımcıları Ryan Murphy ve Brad Falchuk’un ellerinden çıkan sevgili dizimizi birde biz inceleyelim istedik. Dizinin konusuna biraz değinecek olursak eğer;  Boston’da normal bir yaşam süren Harmon ailesinin hayatı, bir gün Vivian’ın, kocası Ben’i kendi evlerinde öğrencisiyle yakalamasıyla değişir. Violet isimli bir de genç kızları olan aile, hem bu durumu unutmak hem de yeni bir başlangıç yapmak için buradaki hayatlarını bırakıp Los Angeles’a yerleşirler. Oradaki evlere nazaran fiyatı çok daha ucuz bir ev bulup direk alırlar. 

Mehmet Barlas: ‘‘Yeniden doğsam yine gazeteci olurdum ’’



İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde henüz öğrenci iken babasının sahibi olduğu Son Havadis’te mesleğe atılan Barlas profesyonel hayatına Cumhuriyet Gazetesinde başladı.  İsmail Cem'in TRT Genel Müdürlüğü yaptığı dönemde iç ve dış haberler danışmanlığı yapan Barlas  1968 yılında Gazeteciler Cemiyeti'nin düzenlediği yarışmada, inceleme dalında birincilik ödülü aldı. Bizde Marmara Medya Merkezi olarak gazeteci, yazar, program yorumcusu Barlas ile gazeteciliğin dünü ve bugünü hakkına konuştuk.

Nerede kaldı o eski sevgiler…


Bayramdı yılbaşıydı derken sevgililer günü de geldi çattı kapımıza. Sevgilisi olanı da olmayanı da bir telaş sardı. Önceleri sıcacık mektuplar, kartpostallar sevgileri anlatmaya yeterken şimdilerde buz gibi mailler, text mesajlar sevgiyi anlatmaya yetmiyor. Tüketim çılgınlığına dönüşen bu özel günler karşınızdaki insanı sadece o gün düşüneceğiniz anlamına gelmiyor. Sevgililer günü, anneler-babalar günü gibi özel günlerde insanlar karşısındakini yeri gelip pahalı hediyelere boğmaktadırlar. Duygudan yoksun maliyeti yüksek bu hediyeler teknolojinin gelişmesiyle dijitalleşen dünyada tüketim çılgınlığını körüklemektedir. Gündemde olan 14 Şubat Sevgililer Günü’nün tarihçesine biraz bakacak olursak eğer;
Kökeni, Roma Katolik Kilisesi'nin inanışına dayanan bu gün, Valentine ismindeki bir din adamının adına ilan edilen bir bayram günü olarak ortaya çıkmıştır. Bu sebeple bazı toplumlarda "Aziz Valentin Günü" (İngilizce: St. Valentine's Day) olarak bilinmektedir.
Hristiyan inanışını öne çıkaran bu gün, Müslüman ülkelerde pek sıcak karşılanmamaktadır. Ayrıca sevdiği insanı sadece bu özel günlerde hatırlayıp hediye almak efsane Leyla ve Mecnun ruhuna da aykırıdır. Sevgililer günü hazırlıklarına ülkemizde haftalar öncesinden başlanmaktadır. Alışveriş merkezleri kalpli kırmızı balonlarla süslenmekte, mağaza vitrinleri sevgililer gününe özel indirimlerle insanları etkilemektedir.

Dijitalleşen Dünyada Eğlencenin Evrimi

Geçmişten günümüze oyun kültürümüz yaşadığımız dönemleri de içine alarak değişim göstermektedir. Oyun; çocukları eğlendirirken onların sosyal, psikolojik ve fiziksel gelişimine de etki etmektedir. Kişiyi, çocukluk çağında oynanan oyundan, oyuncağa hatta birlikte oynanan kişiye kadar birçok durum etkilemektedir. İnsan hayatında ilk kez oyun oynarken sosyalleşir.

Çevresindeki bireylerle etkileşim halinde olur. Paylaşımcı olma ya da bencil olma durumunu işte bu zamanlar belirler. Eskiye oranla günümüzde sokaklar boş, İnternet kafeler ise dolup taşmakta. Çocuk sesine hasret sokaklar arkadaşlarını beklerken, arkadaşları olan çocuklar kafalarını bilgisayar ekranlarından kaldıramamaktadır. Önceleri sokaklarda Saklambaç, Uzun Eşek, Körebe oynayan ellerinde salçalı ekmeklerle sürekli arkadaşlarıyla etkileşim halinde olan çocuklar yok artık.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Wikipedia

Arama sonuçları

Translate

AddThis