American Horror Story



Müzikal komedi dizisi Glee ve yayınladığı zamanının efsanelerinden olan Nip/Tuck’in yapımcıları Ryan Murphy ve Brad Falchuk’un ellerinden çıkan sevgili dizimizi birde biz inceleyelim istedik. Dizinin konusuna biraz değinecek olursak eğer;  Boston’da normal bir yaşam süren Harmon ailesinin hayatı, bir gün Vivian’ın, kocası Ben’i kendi evlerinde öğrencisiyle yakalamasıyla değişir. Violet isimli bir de genç kızları olan aile, hem bu durumu unutmak hem de yeni bir başlangıç yapmak için buradaki hayatlarını bırakıp Los Angeles’a yerleşirler. Oradaki evlere nazaran fiyatı çok daha ucuz bir ev bulup direk alırlar. 
Harmon ailesine göre bu ev çatırdamaya başlayan evliliklerine bir yara bandı olacak, asi bir ergen olan Violet’i sakinleştirerek önceki güzel hayatlarına devam etmelerine olanak sağlayacaktı. Çevredeki evlere göre bu evin bu denli ucuz olmasının nedeni, ise sürekli evde ölen eski ev sahipleri ve buna bağlı olarak evin içinde gelişen paranormal olaylardır. Taşındıktan hemen sonra yan komşunun kızı ve aynı zamanda küçüklüğünden beri eve garip bir ilgisi olan  Down Sendrom’lu Adelaide (Jamie Brewer) ile tanışırlar. Adelaide evi ezbere bildiği için bir kapı kapansa diğerinden eve sızmaktadır. Dizimize birde kadro açısından bakarsak eğer; müthiş bir kadroya sahip olduğunu görürüz. Evin babası psikiyatrist Ben’i The Practice’den de hatırlayacağımız Dylan McDermott, güzeller güzeli eşi Vivien ‘i, 24 dizisinde de rol almış Connie Britton, ailenin ergen atarlı genç kızını ise Taissa Farmiga canlandırıyor. Dizide bütün karakterler başkahraman gibi işlenmesinden dolayı diğer karakterlere de şöyle bir göz gezdirmemiz gerekiyor. Evin, kadınlara farklı erkeklere farklı gözüken gizemli hizmetçisini Frances Conroy ve en az hizmetçimiz kadar gizemli komşu Constance karakterini ise ilerleyen yaşına rağmen etkileyiciliğinden hiçbir şey kaybetmeyen Jessica Lange canlandırıyor.

İlk bölümünde her korku hikâyesinde olabilecek hayaletli ev, ruhani hizmetçi, öldürülmüş ikiz kardeşler gibi klasiklere rastlıyoruz. Ama bu klasikler Harmon ailesinin aslında ne ile karşıkarşıya olduğunu anlamamıza yetmiyor.

Diziyi teknik açıdan incelediğimizde jeneriğinin Nip/Tuck izleri taşıdığını görebiliriz. Çünkü yazımızın başında da bahsettiğimiz gibi dizimizin yapımcıları Nip/Tuck dizisinin yapımcısı Ryan Murphy’den başkası değil. Yapıtın jeneriğini biraz daha açarsak eğer;  Dizi jeneriğinin alışılmış jeneriklerden uzak, biraz ürkütücü, düşündürücü, iç gıcıklayıcı olduğunu söylememiz lazım. Dizi aynı zamanda sırf jeneriği için bile tercih edilebilecek nadir kaliteli yapımlardan biri. İlk bölümü itibariyle klasik amerikan korku hikâyesi gibi başlasa da sonraki bölümlerde bunun hiçte doğru olmadığını anlıyorsunuz. Görüntü kalitesinin yanında müthiş müziklere de imza atan dizimiz izlerken sizleri içine hapsetmekten de geri kalmıyor. .Bazı dizilerin aksine her bölümünde ayrı bir konu işlemek yerine birbirini izleyen olaylar olması da ayrı bir heyecan katıyor tabi.

İlk sezon 14 bölüm yayınlanan mini dizimiz ikinci sezonuna ise farklı konu, farklı mekân, farklı karakter ile yoluna devam ediyor.

Başarılı ama aynı zamanda çapkın yakışıklı doktorumuz Ben Harmon;
Ailesini her şeyden üstün tutan aldatılmış fedakâr annemiz Vivien Harmon;
Ergenliğin verdiği asilik ve babasının annesine yaptığı ihaneti içine sindiremeyen gen kızımız Violet Harmon;
Evin demirbaşı olan ve her yeni sahibinin izin vermesiyle evden kopamayan gizemli hizmetçimiz Moira;
Geçmişi gizemler ve acılarla dolu komşu Constance;

İşte dizimiz tam olarak spoiler vermeden bu şekilde kaliteli bir yapım. Ben anlattım, yazdım, sizinle paylaştım. Size de konusunu, oyuncularını beğendiyseniz izlemek kalıyor. İyi seyirler arkadaşlar :)




0 yorum:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Wikipedia

Arama sonuçları

Translate

AddThis