Türk ekonomisinin gizli efsanesi Bakkal tezgahına geri döndü: Veresiye Defteri!

Ekonomik kriz mahalle bakkalına "Veresiye defteri" olarak geri döndü. 4 mahalleden 4 bakkalla yapılan söyleşi Türk ekonomisinde yaşanan çarpıcı gerçeği ortaya koyuyor. Bakkalda alışverişin yarısı "Veresiye defteri"ne yazılıyor. Bir defterde ortalama 5 bin lira alacak birikmiş durumda. Margarin bile yarım satılıyor. Veresiye sigara yok! Bakkallar tanımadıklarına veresiye vermek istemiyor. Borcu veremeyenler artık dükkanın önünden geçmiyor.

Bir zamanlar her gereksinimimizi karşıladığımız bakkallar, şimdilerde çok dertli. Her köşe başına gösterişli süpermarketlerin açılması, halkın alım gücünün düşmesi bakkalları ekonomik yönden zor durumda bırakıp, kepenkleri temelli kapatmaya zorluyor. Ayakta kalma mücadelesi içine giren kimi bakkallar ise, çözümü veresiye defterlerini yeniden açmada buldu.
Ne var ki, veresiye defterinin hali içler acısı. Acıbadem'den Nişantaşı’na uzanan yolculuğumuzda veresiye defteri hakkında soru sorduğumuz bakkallar, bu defterlerinin dağ gibi olduklarından yakınıyorlar. Teğet geçti denilen ekonomik krizin aslında hiç de denildiği gibi geçip gitmediğine, küçük işletmeyi ve asgari ücretliyi vurduğuna şahit oluyoruz.
İstanbul’un 4 farklı semti 4 farklı bakkalı ve veresiye defteri hakkındaki söyleşimizin ilk ayağı olan Fikirtepe Eğitim Mahallesi’nin emektar bakkalı Fedai Sönmez'in yanına sokuluyoruz. İkram ettiği çayla birlikte sohbetimize başlıyoruz. 15 yıllık bakkal olan Sönmez, mahallenin de eskilerinden. Sorduğumuz sorulara; ‘’o elindeki defter yetmez, günlerce anlatsam içimdekiler bitmez’’ diyerek cevap veriyor. 15 yıllık esnaflık hayatının son 5-6 yılının en kötü dönem olduğunu, toptancıya bile olan borcunu ödemekte zorlandığını anlatıyor.
“Müşteriden taksitle alıp, toptancıya nakit ödüyoruz”

Fedai Sönmez ekmekleri teslim eden fırıncıya peşin parayı ödedikten sonra biraz keder, biraz da umutsuzlukla anlatmaya koyuluyor: ’’Ekmek parasını bile peşin veriyorum, ama veresiye defterinde borçları yazacak yer kalmadı. Yaklaşık 2 senedir mahalle halkı eskisi gibi alışveriş yapmıyor. Ekmek satışım bile yarı yarıya düştü. Veresiye defterinde borcu olan kişiler, bakkalın önünden geçmemek için artık yollarını değiştiriyor.”
Sohbet bakkala giren bir müşteri nedeniyle kısa bir süreliğine kesiliyor. Orta yaşlı müşteri, 2 yumurta 1 ekmek alacağını fakat parasını daha sonra ödeyeceğini söylüyor. Mahallelinin Fedai amcası, “Gördünüz mü? Artık ekmek ve yumurtadan bile para kazanmıyoruz,” diyor.
Tekrar sohbete başladığımızda veresiye defterinde tahmini ne kadar alacağının olduğunu sorduğumuzda, 5 Bin TL cevabını veriyor ve ekliyor: “5 Bin TL ile ben bu dükkanı bir bu kadar daha büyütürdüm”.

“Margarini yarım yarım satıyorum”

İnsanların kredi kartlarına yüklendiğini, bu yüzden kartlarında 2 ekmek bile alacak limit kalmadığını üzülerek belirtiyor.  Bu arada buzdolabındaki yarım margarin takılıyor gözümüze. Bakkal Sönmez’in cevabı bizi şaşırtıyor. “Yarım yarım satıyorum onu” diyor ve yanındaki yarım sucuğu göstererek, “onu da satıyorum, milletin alım gücüne, parasına göre satış yapıyorum ve bu sayede ayakta kalabiliyorum,” diyor.
Fedai Sönmez’le vedalaşırken, dükkana giren orta yaşlı bir adamı göstererek arkamdan sesleniyor: “Bunu da yaz, bu adam yufkacı, o bana yufka getirir, ben de ona buğday veririm, bu şekilde alışveriş yaparız”.  Krizde onlar da “takas ekonomisi”ne dönmüş!

“Veresiye yüzünden artık sigara satmıyorum”

Sıradaki durağımız Hasanpaşa’daki Mustafa Karaahmet’in bakkalı. Bakkal küçük ve mahalle arasında. Karaahmet 2,5-3 yıldır burayı işlettiğini söylüyor. Daha önceden de bu sektöre uzak olmayan toptancılık sektöründeymiş. Sohbete başladığımızda onun veresiye defterinin de diğerlerinden farklı olmadığını öğreniyoruz. Mahalleliden alacağının 5 bin TL civarında olduğunu belirten Karaahmet, veresiye alışveriş yüzünden artık sigara satmadığını söylüyor.
Dükkan kirasının diğer giderlerle birlikte 1500 TL olduğundan bahsediyor. Barış bakkalı diğerlerinden ayıran bir özelliği var, o da 2 veresiye defterine sahip olması. Biri haftalık, diğeri ise aylık (“yani ödenirse tabii”, diye düzeltiyor bizi Mustafa bakkal).
Kendisine Başbakan Tayyip Erdoğan'ın basına verdiği; ’’Sokak arasında bakkal olayı bitmiştir, birleşip süpermarket olarak bunu aşabilirler,’’ görüşünü soruyoruz.
“Günümüzde kardeş kardeşe ortaklık kurulmuyor, biz nasıl 10-15 bakkal bir araya gelip ortaklık kuralım” diye cevap veriyor. Günlük alışverişin yüzde 50’sini veresiye defterine yazıyormuş Karahmet.

“Veresiye'de önce güven”

Bakkallarla söyleşimizin 3’üncü durağı olan Üsküdar, Acıbadem’e doğru yola çıkıyoruz.
7- 8 yıldır Beritan Market’i çalıştıran Bahattin Beritan’ın veresiye defterinin olduğunu, ama sadece çok iyi tanıdığı kişilere veresiye verdiğini söylüyor. Diğer bakkallarda olduğu gibi alacağının yaklaşık 5 bin TL olduğunu öğreniyoruz, ama  bundan o kadar da şikayetçi değil. Ona bunun sebebini sorduğumuzda, “daha iyi bir semtte bakkal çalıştırmak avantajlı, en azından paramın aybaşında geleceğini biliyorum,” diyor.
Her köşe başında açılan süpermarketler tüm diğer bakkal sahipleri gibi onu da tedirgin ediyor.

“Sigarayı bile kredi kartıyla almak istiyorlar”

Son durak olarak, Nişantaş’ındaki Salim Kardeşler bakkala uğruyoruz. Mehmet Ali Şener 2000’den bu yana Etfal’de, 3 yıldır da Nişantaş’ında bu işi yapıyor. Ekonomik krizden ufak tefek hasarla kurtulan nadir bakkallardan biri olduğunu, bunu da Nişantaşı gibi lüks bir semtte ikamet etmesine bağlıyor.
Ekonomik krizin son 2 yıldır daha çok hissedildiğinden yakınan Şener, veresiye alışveriş yapan müşterilerin başında kapıcılarla üniversite öğrencilerinin geldiğini söylüyor.
Şener’e yaklaşık olarak ne kadar alacağının olduğunu sorduğumuzda, diğer bakkallara oranla daha az bir miktar çıkıyor karşımıza.Tahmini bir miktar söylemesini istediğimizde, 1-1,5 bin TL olduğunu söylüyor.
Kendisine Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bakkallarla ilgili görüşünü sorduğumuzda, aldığımız cevabın diğer bakkalların söyledikleriyle çok benzediğini fark ediyoruz.
“Günümüzde kardeş kardeşe ortak olamıyor, hangi bakkal ortak olmaya yanaşır ki! Ekonomik krizle beraber herkesin alım gücü düştü. Bundan 2 sene önce kredi kartı kullanımı bu kadar yaygın değildi, şimdilerde artık çocukların bile elinde kredi kartı var. İnsanlar kar marjı  yüzde 4 olan sigarayı bile kredi kartı ile almayı teklif ediyor.’’

4 farklı semt,4 farklı bakkal ama değişmeyen tek ayrıntı: Veresiye defteri… Tiyatrocumuz Ferhan Şensoy’un da söylediği gibi, “Kahraman bakkal süpermarkete karşı!” Bu savaşın yakın gelecekte neler getirip neler götüreceği henüz belli değil. Şimdilik mahalle bakkalımıza sahip çıkmak, en iyi çözüm olarak görünüyor.

(Bu haber 16.03.2010 tarihinde EurActiv.com.tr internet sitesinde yayınlanmıştır.)

0 yorum:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Wikipedia

Arama sonuçları

Translate

AddThis