Bir zamanlar her gereksinimimizi
karşıladığımız bakkallar, şimdilerde çok dertli. Her
köşe başına gösterişli süpermarketlerin açılması, halkın alım gücünün düşmesi
bakkalları ekonomik yönden zor durumda bırakıp, kepenkleri temelli kapatmaya
zorluyor. Ayakta kalma mücadelesi içine giren kimi bakkallar ise, çözümü
veresiye defterlerini yeniden açmada buldu.
Ne var ki, veresiye defterinin hali
içler acısı. Acıbadem'den Nişantaşı’na uzanan yolculuğumuzda veresiye defteri
hakkında soru sorduğumuz bakkallar, bu defterlerinin dağ gibi olduklarından
yakınıyorlar. Teğet geçti denilen ekonomik krizin aslında hiç de denildiği gibi
geçip gitmediğine, küçük işletmeyi ve asgari ücretliyi vurduğuna şahit oluyoruz.
İstanbul’un 4 farklı semti 4 farklı bakkalı ve veresiye
defteri hakkındaki söyleşimizin ilk ayağı olan Fikirtepe Eğitim Mahallesi’nin
emektar bakkalı Fedai Sönmez'in yanına sokuluyoruz. İkram ettiği çayla birlikte
sohbetimize başlıyoruz. 15 yıllık bakkal olan Sönmez, mahallenin de
eskilerinden. Sorduğumuz sorulara; ‘’o elindeki defter yetmez, günlerce anlatsam
içimdekiler bitmez’’ diyerek cevap veriyor. 15 yıllık esnaflık hayatının son 5-6
yılının en kötü dönem olduğunu, toptancıya bile olan borcunu ödemekte
zorlandığını anlatıyor.
“Müşteriden taksitle alıp, toptancıya nakit ödüyoruz”
Fedai Sönmez ekmekleri teslim eden fırıncıya peşin parayı
ödedikten sonra biraz keder, biraz da umutsuzlukla anlatmaya koyuluyor: ’’Ekmek
parasını bile peşin veriyorum, ama veresiye defterinde borçları yazacak yer
kalmadı. Yaklaşık 2 senedir mahalle halkı eskisi gibi alışveriş yapmıyor. Ekmek
satışım bile yarı yarıya düştü. Veresiye defterinde borcu olan kişiler, bakkalın
önünden geçmemek için artık yollarını değiştiriyor.”
Sohbet bakkala giren bir müşteri nedeniyle kısa bir süreliğine
kesiliyor. Orta yaşlı müşteri, 2 yumurta 1 ekmek alacağını fakat parasını daha
sonra ödeyeceğini söylüyor. Mahallelinin Fedai amcası, “Gördünüz mü? Artık ekmek
ve yumurtadan bile para kazanmıyoruz,” diyor.
Tekrar sohbete başladığımızda veresiye defterinde tahmini ne
kadar alacağının olduğunu sorduğumuzda, 5 Bin TL cevabını veriyor ve ekliyor: “5
Bin TL ile ben bu dükkanı bir bu kadar daha büyütürdüm”.
“Margarini yarım yarım satıyorum”
İnsanların kredi kartlarına yüklendiğini, bu yüzden
kartlarında 2 ekmek bile alacak limit kalmadığını üzülerek belirtiyor. Bu arada
buzdolabındaki yarım margarin takılıyor gözümüze. Bakkal Sönmez’in cevabı bizi
şaşırtıyor. “Yarım yarım satıyorum onu” diyor ve yanındaki yarım sucuğu
göstererek, “onu da satıyorum, milletin alım gücüne, parasına göre satış
yapıyorum ve bu sayede ayakta kalabiliyorum,” diyor.
Fedai Sönmez’le vedalaşırken, dükkana giren orta yaşlı bir
adamı göstererek arkamdan sesleniyor: “Bunu da yaz, bu adam yufkacı, o bana
yufka getirir, ben de ona buğday veririm, bu şekilde alışveriş yaparız”. Krizde
onlar da “takas ekonomisi”ne dönmüş!
“Veresiye yüzünden artık sigara satmıyorum”
Sıradaki durağımız Hasanpaşa’daki Mustafa Karaahmet’in
bakkalı. Bakkal küçük ve mahalle arasında. Karaahmet 2,5-3 yıldır burayı
işlettiğini söylüyor. Daha önceden de bu sektöre uzak olmayan toptancılık
sektöründeymiş. Sohbete başladığımızda onun veresiye defterinin de diğerlerinden
farklı olmadığını öğreniyoruz. Mahalleliden alacağının 5 bin TL civarında
olduğunu belirten Karaahmet, veresiye alışveriş yüzünden artık sigara
satmadığını söylüyor.
Dükkan kirasının diğer giderlerle birlikte 1500 TL olduğundan
bahsediyor. Barış bakkalı diğerlerinden ayıran bir özelliği var, o da 2 veresiye
defterine sahip olması. Biri haftalık, diğeri ise aylık (“yani ödenirse tabii”,
diye düzeltiyor bizi Mustafa bakkal).
Kendisine Başbakan Tayyip Erdoğan'ın basına verdiği; ’’Sokak
arasında bakkal olayı bitmiştir, birleşip süpermarket olarak bunu aşabilirler,’’
görüşünü soruyoruz.
“Günümüzde kardeş kardeşe ortaklık kurulmuyor, biz nasıl 10-15
bakkal bir araya gelip ortaklık kuralım” diye cevap veriyor. Günlük alışverişin
yüzde 50’sini veresiye defterine yazıyormuş Karahmet.
“Veresiye'de önce güven”
Bakkallarla söyleşimizin 3’üncü durağı olan Üsküdar,
Acıbadem’e doğru yola çıkıyoruz.
7- 8 yıldır Beritan Market’i çalıştıran Bahattin Beritan’ın
veresiye defterinin olduğunu, ama sadece çok iyi tanıdığı kişilere veresiye
verdiğini söylüyor. Diğer bakkallarda olduğu gibi alacağının yaklaşık 5 bin TL
olduğunu öğreniyoruz, ama bundan o kadar da şikayetçi değil. Ona bunun sebebini
sorduğumuzda, “daha iyi bir semtte bakkal çalıştırmak avantajlı, en azından
paramın aybaşında geleceğini biliyorum,” diyor.
Her köşe başında açılan süpermarketler tüm diğer bakkal
sahipleri gibi onu da tedirgin ediyor.
“Sigarayı bile kredi kartıyla almak istiyorlar”
Son durak olarak, Nişantaş’ındaki Salim Kardeşler bakkala
uğruyoruz. Mehmet Ali Şener 2000’den bu yana Etfal’de, 3 yıldır da Nişantaş’ında
bu işi yapıyor. Ekonomik krizden ufak tefek hasarla kurtulan nadir bakkallardan
biri olduğunu, bunu da Nişantaşı gibi lüks bir semtte ikamet etmesine bağlıyor.
Ekonomik krizin son 2 yıldır daha çok hissedildiğinden yakınan
Şener, veresiye alışveriş yapan müşterilerin başında kapıcılarla üniversite
öğrencilerinin geldiğini söylüyor.
Şener’e yaklaşık olarak ne kadar alacağının olduğunu
sorduğumuzda, diğer bakkallara oranla daha az bir miktar çıkıyor
karşımıza.Tahmini bir miktar söylemesini istediğimizde, 1-1,5 bin TL olduğunu
söylüyor.
Kendisine Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bakkallarla ilgili
görüşünü sorduğumuzda, aldığımız cevabın diğer bakkalların söyledikleriyle çok
benzediğini fark ediyoruz.
“Günümüzde kardeş kardeşe ortak olamıyor, hangi bakkal ortak
olmaya yanaşır ki! Ekonomik krizle beraber herkesin alım gücü düştü. Bundan 2
sene önce kredi kartı kullanımı bu kadar yaygın değildi, şimdilerde artık
çocukların bile elinde kredi kartı var. İnsanlar kar marjı yüzde 4 olan
sigarayı bile kredi kartı ile almayı teklif ediyor.’’
4 farklı semt,4 farklı bakkal ama değişmeyen tek ayrıntı:
Veresiye defteri… Tiyatrocumuz Ferhan Şensoy’un da söylediği gibi, “Kahraman
bakkal süpermarkete karşı!” Bu savaşın yakın gelecekte neler getirip neler
götüreceği henüz belli değil. Şimdilik mahalle bakkalımıza sahip çıkmak, en iyi
çözüm olarak görünüyor.
(Bu haber 16.03.2010 tarihinde EurActiv.com.tr internet sitesinde yayınlanmıştır.)
0 yorum:
Yorum Gönder