Murat Yetkin, 1959 yılında Gaziantep’te doğmuştur. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünden mezundur. Yükseköğrenim yıllarını geçirdiği Ankara'da sadece mühendislik konusunda değil bürokrasi ve siyaset konusunda da kültürlenmiştir. Bu sebeple, pek çok gazetede Ankara muhabiri olarak görev yapmıştır.
Çok çeşitli yayın organlarında çalışmıştır. Bunlardan yabancı kaynaklı olanlar arasında BBC World Service, Deutsche Welle ve Agence France Press yer almaktadır. Televizyon kanallarından Kanal D ve NTV'de de çeşitli görevler üstlenmiştir.
Radikal dışında diğer çalıştığı gazeteler ise Turkish Daily News ve Sabah'tır. Gazetecilik hayatına başladığı dergi ise Bülent Ecevit'in askeri darbe döneminde çıkarmayı başardığı “Arayış” isimli sol tandanslı dergidir
Murat Yetkin; şu anda yazılarını Radikal Gazetesi bünyesinde okuyucuları ile paylaşmaktadır. 2011’den itibaren de Hürriyet Daily News Genel Yayın Yönetmenidir.
* Orta Doğu Teknik Üniversitesi Makina Mühendisliği Bölümü mezunu olmanıza rağmen gazetecilik mesleğini seçtiniz. Gazetecilikte sizi çeken, bu mesleği seçme sebep ve ya sebepleriniz nelerdir?
Sebebi: Merak. Her şeyi merak ederim ve önce öğrenmek isterim. Bir de gazetecilik, mühendisliğe göre çok daha sosyal, hayatın içinde bir meslek.
“Ankara siyaset dolu bir şehir”
* Ankara’da üniversite okumanız siyasete ve medyaya daha sıcak bakmanıza neden olmuş olabilir mi?
Olabilir. Neticede soluduğunuz hava sizin yaşama ortamınızda etkili oluyor. Ankara da siyaset dolu bir şehir ve başkent.
* Gazetecilik sizin için ne ifade ediyor? Bu mesleği seçmenizi aileniz nasıl karşıladı? Her çocuğun büyüyünce şu olacağım dediği meslek vardır sizinki neydi ve neden?
Ben samimiyetle mühendis olmak istiyordum. Sonra gazeteciliği daha çok sevdiğime karar verdim. Daha okuldayken gazeteciliğe başlamıştım. Ama ‘Yapamadı, bıraktı’ durumuna düşmemek için zorlanarak ve gecikerek de olsa eğitimimi tamamlayıp diplomamı aldım.
* Bülent Ecevit’in 1981 yılında askeri yönetim altında çıkardığı “Arayış” dergisinde gazeteciliğe başladınız. Bu durumun meslek hayatınıza artı ya da eksi olarak etkisi oldu mu?
Meslek hayatıma olumlu etkisi oldu. Askeri darbe sonrası koşullarda gazeteciliği öğrenmeye başlamak eşsiz bir deneyim oldu. Umarım bir daha hiçbir meslektaşım aynı koşullarda gazeteciliğe adım atmak zorunda kalmaz.
* BBC World Service, Deutsche Welle, AFP, Turkish Daily News, Kanal D, NTV, Sabah ve son olarak Radikal Gazetesi’nde köşe yazarlığı görevini sürdürüyorsunuz. Bunca yıllık meslek hayatınızda sizi en çok etkileyen olay ya da kişiyi bizimle paylaşır mısınız?
Özel olarak size söyleyebileceğim bir tek olay yok. Ama Halepçe’deki kimyasal silah saldırısı ardından Irak’tan gelen Kürt göçünü sınırda karşılayan gazetecilerden biri olmaktan, Somali savaşı sırasında mayın tarlasına düşmeye, Azerbaycan’da rejim karşıtı gösteri izlerken gözaltına alınmaktan cumhurbaşkanlarının kralların sofrasında ağırlanmaya dek pek çok hatıram birikti bu otuz küsur yıl boyunca.
“Siyaset ve diplomasinin kalbi Ankara’da, ekonomi, kültür ve medyanın kalbi İstanbul’da atar.”
* Medyanın kalbi sayılan her iki şehirde de görev yapmış bir gazeteci olarak Ankara ve İstanbul basınını değerlendirir misiniz? Sizce aralarındaki farklar nelerdir?
Ankara’da gazeteciliği sınırları ve kuralları daha belirgindir, haberler daha titiz hazırlanır. İstanbul’da ise işin kotarılması, daha çeşitliliği yüksek bir bütünlük içinde yer alması öne çıkar. Ne de olsa Türkiye’de siyaset ve diplomasinin kalbi Ankara’da, ekonomi, kültür ve medyanın kalbi İstanbul’da atar.
* Ateş Hattında Aktif Politika, Avrupa Birliği Bekleme Odasında Türkiye, Tezkere ve Kürt Kapanı isimli kitapların da sahibisiniz. Bu denli yoğun çalışma hayatında kitap yazmak sizi zorladı mı?
Bir miktar zorladı tabii. Öte yandan kitap yazmak bu mesleğin en zevkli yanlarından birisi. Şu anda yazamıyorsam, yeterli zaman bulamadığımdandır; doğrusu yazmak istediğim birkaç kitap var aklımda.
“Rant üzerinden yaşamıyorsanız, yorulmadan kazanamazsınız.”
* Hem Radikal Gazetesi’nde köşe yazarlığı hem de Hürriyet Daily News’ün Genel yayın yönetmenliği görevini üsteleniyorsunuz. Bu temponun sizi yorduğunu düşündünüz mü? Ve gazetecilik dışında hiç başka bir meslek seçme düşünceniz oldu mu?
Çoğu kişinin aksine, ben başka bir iş yapma imkânı varken gazeteciliği bilerek ve severek tercih etmiş bir kişiyim. Yorgunluğun bu işi doğru dürüst yapma hedefinin bir parçası olduğunu biliyorum ki bu aslında çoğu meslek için de geçerlidir. Rant üzerinden yaşamıyorsanız, yorulmadan kazanamazsınız.
* TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nde “Türkiye'nin Ekonomik ve Sosyal Dönüşümü” dersini verdiniz. Üniversite hocalığına devam etmeyi düşünüyor musunuz?
Düşünüyorum. Ama İstanbul’a yerleşmek istedim. Bir iki teklif de var. Seneye değerlendirebilirim.
* “Edebiyat Dostları” yazarı olduğunuz dönemde Çağdaş Türkü'nün “Bekle Beni” albümünde yer alan "Uyanıyor Ankara" isimli şarkısının da sözlerini yazdınız. Bu anekdotla edebi yönünüze değinecek olursak, bize neler söylersiniz?
O şarkıya söz yazdığımda, daha Edebiyat Dostlarını kurmamıştık. Güzel günlerdi. Bu vesileyle Çağdaş Türkü’nün kurucusu Eftal Küçük arkadaşımı rahmet ve sevgiyle anıyorum.
“Gazeteci ve vakanüvist birbirlerine çok benzer.”
* Forumlarda sizin hakkınızda “İyi bir vakanüvistir” şeklinde yorumlar var. Bu konuda neler söylemek istersiniz.
Bunu bir iltifat olarak da kabul edebilirim. İyi bir vakanüvisten öğrenir gelecek kuşaklar geçmişte aslında neler olduğunu. İyi gazeteci olmakla, iyi vakanüvis olmak aslında birbirine çok benzer. Kötüleri kötüdür ikisinin de, çünkü olanları geleceğe çarpıtarak yansıtırlar. Neyse ki iyiler var.
* Gelişen teknoloji ve dijitalleşen dünya ile birlikte gazetecinin haber alma kaynakları da değişmekte. Siz Facebook, Twitter gibi mikro bloglara nasıl bakıyorsunuz?
Sosyal medya kullanımım twitter ile sınırlı; onu da son zamanlarda çalışma arkadaşlarım haber amaçlı kullanılabileceğine ikna ettikleri için kabul ettim. İtirazım yok, ama o kadar vaktim de yok.
* Gazeteciliğin Babıali yokuşlarından bu günün soğuk ama bir o kadar görkemli Medya Center’larına taşınmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çok yazık oldu. Gazetecilik hayatın içinde, insanların içinde kalsaydı daha iyi olurdu, ama o da ekonomik zorunlulukların bir parçası olarak gündeme geldi.
* Ankara siyaseti konusunda çok bilgili ve deneyimli olduğunuzu biliyoruz. Siyaset konusunda kendisini geliştirmek ve Ankara’da çalışmak isteyen gazeteci arkadaşlarımıza önerileriniz var mıdır? Gazetecilikte uzmanlaşma önemli midir? Bu mesleği seçen genç arkadaşlara öğütleriniz nelerdir?
Gazetecilikte uzmanlaşmak önemlidir, ama genel manzarayı ihmal etmemek kaydıyla. Günümüzde siyaset, ekonomi, diplomasi, kültür, sanat gibi alanlar çok geçirgen hale geldi, eskisi gibi kompartmanlar halinde değil, bence gayet de iyi oldu. Dolayısıyla, siyasete de, uzmanlaşmak istediği konu her ne ise o alana da bütünlüklü bakmak isteyen genç
meslektaşlarıma bolca okumalarını, bilgiyle donanmalarını tavsiye ederim. Gazetecilikteki temel kuralım ise haber kaynağıma dürüst davranmak, verdiğim sözleri tutmaya çalışmak olmuştur; bir zararını görmedim, tavsiye ederim.
0 yorum:
Yorum Gönder